Boğaziçi’nde yaşananları anlattılar: Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri direnişlerinin 503. gününde. Üniversitedeki keyfi uygulamaları anlatan akademisyenler “Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından öne Melih Bulu daha sonra da Naci İnci’nin atanmasının yankıları sürüyor. Öğrencilerin dalga dalga yayılan protestolarında tutuklamalar yaşanmıştı. Akademisyenler ise rektörlük binasına sırtını dönmeye devam ediyor.
Akademisyenler bugün 503. nöbetini gerçekleştirdi. “Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz” diyen akademisyenler geçen hafta Naci İnci’nin hukuksuz uygulamalarına bir yenisinin daha eklendiğini söyledi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin kayyım dekanı Murat Önder bu hafta da kendisini Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü başkanlığına vekaleten atadı. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yılın Mart ayında fakültelerin idaresini, bunu takiben de bölüm başkanlıklarını ele geçirmeyi amaçlayan rektörlük, bir dizi gayrimeşru atama yapmıştı.
‘Kendini sırasıyla fakültedeki tüm bölümlere başkan atıyor’
Önce İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi ve Eğitim Fakültesi’nin seçilmiş dekanları, kayyım yönetim tarafından haksız ithamlar ve soruşturmalarla görevlerinden alınmış, yerlerine üniversite dışından kayyım dekanlar yerleştirilmişti. Sonrasında da İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin İşletme ve Ekonomi bölümlerinin başkanları haksız bir şekilde soruşturmaya tâbi tutularak görevlerinden alındı. Bu sürecin sonunda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin kayyım dekanı Murat Önder kendisini İşletme ve Ekonomi bölüm başkanlarının yerine vekaleten atadı. Geçtiğimiz hafta ise Önder, Ekonomi ve İşletme bölüm başkanlıklarından istifa ederek bu kez de kendisini Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü başkanı olarak atadı. Üniversitemizde akademik kadrosu dahi olmayan bir şahsın farklı idari görevler arasındaki gidiş gelişlerinin kurumsal yapıda yarattığı garabet ortadadır. Murat Önder kendini sırasıyla fakültedeki tüm bölümlere bölüm başkanı olarak atayarak idari yetkisini kötüye kullanıyor. Üniversite özerkliğini ağır bir şekilde ihlal eden bu gayrimeşru atamalara karşı hukukî yollarla mücadele etmeye kararlıyız.
Üniversitemizde kayyım yönetiminin sendikalı veya muhalif idari personel üzerinde uyguladığı baskı ve yıldırma politikaları devam ediyor. Üniversitemizin idari kadrosunu kendi çıkar ve siyasi görüşleriyle paralel olarak yeniden yapılandırmayı hedefleyen genel sekreterlik, kuruma uzun yıllardır hizmet eden pek çok kalifiye idari personeli mevcut görevlerinden alıp, farklı kampüslerde ve uzmanlıklarıyla ilgisi olmayan birimlere atıyor. Genel Sekreterlik, bir grup personeli sürgün, tenzil veya görev yeri değiştirme yöntemlerini kullanarak cezalandırırken, diğer bir grup personeli de uzmanlıkları olmayan alanlarda terfi ettiriyor. Daha önce üniversitede çalışma tecrübesi olmayan çok sayıda eski belediye çalışanını istihdam ediyor, ehliyet ve tecrübe gerektiren birimlerde görevlendiriyor. Genel Sekreterlik, bu hafta da çeşitli kritik pozisyonlarda bulunan, birçok idari personelimizin görev yerlerini keyfî bir şekilde değiştirdi. Üniversitemizin kurumsal hafıza, yapı ve işleyiş açısından önemli bir birikime sahip idare personeline yönelik bu uygulamalardan vazgeçilmesini talep ediyoruz.
‘Hasmane uygulamalarına artan bir ivmeyle devam ediyor’
Kayyım rektörlük üniversitemiz bileşenlerine yönelik hasmane uygulamalarına artan bir ivmeyle devam ediyor. 24 Kasım 2022 tarihinde yürütmenin durdurulması kararıyla görevine dönen Bilgi İşlem Merkezi Teknik Müdür Yardımcısı Levent Altay, işyerine geldiğinde, Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Genel Koordinatörlük görevine getirilen Fatih Çal’ın hukuka aykırı nitelikteki sözlü talimatı ile çalışma yerinden çıkarılmış ve Altay’ın personel giriş kartı iptal edilmişti. Bu tarihten itibaren personel statüsüyle kampüse giremediği için ancak ziyaretçi kapısından veya öğrenci kartıyla kampüse girebilen Levent Altay, rektörlüğe verdiği dilekçelerle bu hukuksuz uygulamanın sona erdirilmesini talep etmesine rağmen kendisine bu konuda hiçbir resmi tebligat yapılmamıştır. Kayyım rektörlüğün sessizliği antidemokratik ve rövanşist uygulamalarını teyit eder niteliktedir.
‘Öğrencilerimizin eğitimine de ağır zararlar vermekte’
Rektörlük 2022-2023 güz döneminde yaptığı gibi bahar dönemi için de emekli ve ‘part-time’ öğretim üyelerinin ders vermelerini engellemeye çalışıyor. Rektörlük bu hafta iki emekli öğretim üyemizin daha Bahar döneminde verecekleri dersleri fakülte ve bölümlerin iradesini hiçe sayarak ve yine hiçbir gerekçe göstermeksizin reddetti. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Dilek Çınar’ın ve Eğitim Bilimleri bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Fatma Gök’ün derslerinin reddedilmesi üniversite özerkliğinin ihlali olduğu kadar öğrencilerimizin eğitimine de ağır zararlar vermektedir.
‘Kurum hafızası ve kültürünü yok etmeye çalışıyor’
Kayyım yönetimi göreve geldiğinden bu yana kurum hafızası ve kültürünü yok etmeye, kampüs yaşamını çoraklaştırmaya uğraşıyor. Bu çabanın bir diğer örneği Boğaziçi Üniversitesi’nin 1985 yılından beri tek mezun derneği olan Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin 30 yıldır faaliyetlerini sürdürdüğü sosyal tesisten çıkartılarak kampüs dışına sürülmesi kararı oldu. 4144 mezunumuzun bağışlarıyla yapılan sosyal tesis, hâlihazırda mezunlarımızın, hocalarımızın ve öğrencilerimizin kullanımına açıkken bu kararın gerekçesinin “üniversitenin eğitim ve yaşam alanlarının geliştirilmesi” olarak duyurulması inandırıcılıktan uzaktır. Mezunlarımızın kampüs içindeki varlığı; üniversite ile kurdukları bağın gelişmesi, bileşenler arasındaki ilişki ve dayanışmanın kuvvetlenmesi, üniversitenin sorunlarına ve ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretilmesi için her zaman önemli olmuştur.
‘Keyfî uygulamalara son verilmesini talep ediyoruz’
Emekli hocaların ders vermelerini engelleyerek, ofislerini boşaltarak, mezunlarının kampüse girmesini yasaklayarak, mezunlar derneğini, yetkili sendikasını kampüs dışına sürerek üniversiteyi çölleştiren bu fütursuz ve keyfî uygulamalara son verilmesini talep ediyoruz.
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız ve enstitü müdürümüz bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm, fakülte ve enstitülerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Gayrimeşru yönetim tarafından gerekçesiz şekilde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski işlevine kavuşturulmalı, yeniden araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
‘Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz’
Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamalarının hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz. Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.
Kaynak: HalkTV